Tuesday, August 30, 2011

yeni bir hafta

Babil'in okula gittiği günler yazı yazmak istiyorum, bunu düzenli olarak yapacağım artık. Hayatın tadını düzenli olarak keyifle yaptığım işlerle daha iyi aldığımı duyumsuyorum. İş aramaya başladım, yarı zamanlı iş bulmak niyetindeyim. Bakıyorum, arıyorum, bulacağıma inanıyorum. Geçen haftaki ilk okul gününü Babil'in öğretmeni öyle güzel özetlemişti ki sevinçten yerimden zıplayacaktım. Akşamüstü oğlumu babasıyla almaya gittiğimizde bahçede öğretmenine top attığını gördüm, yüzünde o tatlı gülücüğü, kıyafeti değişmişti, bizi görünce sevinçle yanımıza geldi, hemen bana dönüp ''su!'' dedi, annesini görünce aklına ihtiyaçları geliyor demek ki... kuzum... Okulun ilk günü sabah saatlerinde keşif modundaymış, oyuncakları ve çevreyi keşif, öğlen yemek de uyumak da istememiş, ama keyifliymiş, oyuncu ve meraklı; sonra biraz yorulunca uyumak istemediği halde asistan öğretmenlerden bir tanesinin kucağında sallanan sandalyede dinlenmiş. Dinlenme saatinden sonra sınıftaki çocuklarla ve öğretmenlerle iyiden iyiye iletişime geçmiş. Gülücüklerini paylaşmış, anlamadıkları bir dilde, Türkçe kelimelerini kullanarak onlarla iletişime geçmiş. En sevdiği oyuncaklardan birisi de mıknatıslı alfabe olmuş, harfleri söyleyip uzun süre oynamış. Öğleden sonra atıştırmalıklar sunulduğunda öğle yemeğinin acısını çıkarmış. Tuvalet meselesine gelince, çoktan bezi atmış olan oğlum biraz direnip uzunca tuvaletini tutmuş olmasına rağmen kazasız güzelce tuvaletini de yapmış. Mış, mış, mış. Ben orada yoktum, ikinci elden duyduğum bu güzel haberler beni çok mutlu etti, herşeyiyle. Heyecanlı, mutlu ve dopdolu bir gün geçirmiş oğlum, çok mutlu oldum, o anlar ben orada olmadığım için bunca farklıydı diye düşündüm, oğlum hayatın içinde güven ve mutluluk dolu duruşuyla varolacak, şimdiden, minik bir adam olarak dahi... Bu sabah da keyifle gittin okuluna, geçen hafta başladığın için sadece bir gün gittin, bu hafta Salı ve Perşembe, koskoca iki gün gideceksin, bundan sonra böyle. Bu sabah okul kapısındayken hemen bana ''aç'' dedin, kapıyı açar açmaz merdivenleri gülen yüzünle tırmandın, keyifle başladın bir başka okul gününe, sınıfına girer girmez sevdiğin oyuncakların başına geçiverdin, tatlı öğretmenin bizi güleryüzüyle karşıladı, kardeşler oyunlara dalmışlardı bile. Bebeğim, bu veda anı bana zor gelmedi ilk günkü kadar, bana gülümsedin, odadan çıktığımda içim rahattı, oğlum çoktan okullu olmuş benim. Canım oğlum, seninle gurur duyuyorum.

No comments: