Tuesday, April 19, 2011

seni düşünürken

hayır, evet yerine hep hayır, evetse bile hayır, öğrendiğin bu güçlü sözcük, kişisel tercih ve isteklerinin ifadesi, kiraz renkli dudaklarından döküldüğü zor anlarda bile direnişinin ifadesi bu sözcük insanı gülümsetiyor. meme bitti oğlum, hayır, inek sana süt getirmiş oğlum, içer misin? hayır. oğlum tuvaletin geldi mi? hayır. peki. (bir iki dakika sonra kendisi gider ve yapar) şu son birkaç gün çok zorlandım oğlum, senin göğsüme sokuluşuna direnmek çok zor kuzum, mis sıcaklığınla, ılık ılık nefes alışınla... ama iyiyiz. daha da kolaylaşacak. mayıs ayında türkiye'ye gitmeden önce böyle olması çok daha rahat olacak, yüreğim buruluyor halen biraz, ama derinde içim rahat bebeğim. bugün yatmadan önce sağanak yağan yağmuru izledin camdan, su diyordun, su, gökyüzünden akan su, yağmur, bahara açan tomurcuklar suya doysun, sen uyurken...

Friday, April 15, 2011

tomurcuk

bugün hiç meme emmedi oğlum, ah kuzum, ah bebem, meme bitti annem, inek sana süt getirmiş al ondan iç, yok annem memede süt kalmamış, bitti bebem diye diye 2 yıl 2 ay 1 gün emzirdiğim oğlumu süttem kestim sanırım, bugün itibariyle veda ettik, zorluğu birkaç günü, belki bir haftayı daha alır, ama sonra rahatlar sanırım, ne de olsa kendi kendine uyuyor, yemeğini yiyor, meme sadece keyfine keyif katıyordu. göğüslerim süt dolu şu anda, bu kadar ürettiğimi ben bile tahmin edemezdim. önceleri imkansız geliyordu, bencilce buluyordum, bunca sene emzirmiş olmama rağmen istiyorsa vereyim diyordum, istedikçe alsın, kendi bıraksın, bırakacağı yok ki oğlumun, iş bana kaldı, ama zamanı geldi oğlum, içimde öyle duyumsadım, umarım iyi olur böylesi, çok sızım sızım sızlamadan geçeriz bu dönemden de. bebeğim, artık gözü de karartıp gece gündüz küloda geçtik, hiç bez yok artık, sabah kuru kalkıyorsun, olur da sabah odana geç girersem kaçtığı oluyor ama ne olacak ondan sonrası kolay, herşeyin pratik yolunu bulduk biz. havaların iyice ısınmasını bekliiyorum, şehrin tadına varmalar, seyahatler, gezmeler, tozmalar derken bu yaz hızla geçebilir, sen okula başlamadan önce sana nasıl doyacağım ben? haftada iki gün gidecek olmana rağmen aklıma düşüyor hep. Oğlum, seninle baharı karşıladığımız bu günlerde 35 yaşımı doldurmama ramak kalırken içimde garip bir titreşim, hayat içimde yeniden filizlenirmiş gibi, yeniden doğar gibi. hayatın hiç durmadan akması, zamanın tutulamazlığı ne hoş, anların tatlı varlığı. ağacın dallarında yaprak olmak üzere açan tomurcuklar gibi geliveriyor yaşam elimize, dokunabildiğince sev, görebildiğince anla, hatta daha fazlasını... kokunu içime çektiğim, mis ayağından seni öptüğüm o anın eşsizliği. başka ne kalır geriye sözü edilecek? iyi ki doğdum ben!