Saturday, June 12, 2010

mayıs


Mayıs ayı: Dünyanın her yerinde keyifle yaşanan, insanın içini ısıtan güzel ay. Türkiye seyahatimizin getirdiği çılgın hız bir kere daha sayılı günlerin, bir aya yakın da olsa kıpkısacık olduğunu kanıtladı. Zaman hızlıca akarken, oğlum Babil'in, ülkesine ilk kez adım attığı, sevgiyle yoğurulduğu, sevgiyle geçirilmiş eşsiz güzel bir ayı tamamlamışız, ailelerimize, dostlarımıza doyamadan, geride göremediğimiz pek çok sevenimizi, sevdiğimizi de bırakarak geri dönmüşüz, hem de Amerika'ya döneli on gün olmuş bile...

İnsanoğlu yaşamına tanıklık edecek, yaşamını paylaşacağı bir can yoldaşı arar, evliliğin tırnak işaretli anlamlarından birisi de bu olsa gerek: İnsan sevdiği kişi ile tarihselliğinin haritasını aşkla çizer, yaşam haritasını ince ince dokur, yaşamının her anına tanıklık edecek bir eşi vardır artık, eş, eşit, aşk, aşık... Çocuğu olduğunda, aile olmanın getirdiği mutluluğu ve yavrusuna duyduğu aşkı, ailesiyle, en yakın dostlarıyla paylaşmak ister insan. Bu aşkı paylaşanın, bu aşka tanıklık edenin kalbinde içten sevgi olsun ister. Kavgalardan, olumsuz duygulardan uzak, yavrusunu kem gözlerden sakınırken, en sıcak paylaşımların olduğu yerlerde bulunmak ister insan. Mayıs ayı öyle bir aydı bizim için. En güzel anıları ile zihnimize kazınarak geldi ve geçti, Mayıs, tatlı Mayıs... Hayatımızın bu bal günlerinde, oğlumun ülkesine ilk kez adım attığı bu seyahat bizim için unutulmazdı. Babil'in kan çekermiş misali ilk kez yüz yüze gördüğü anneanne ve dedesine olan sıcaklığı inanılmazdı. En son Babil'e hamileyken gördüğüm annemle babamı kucağımda onbeş aylık yavrumla ilk kez karşılamak çok güzeldi. Babamı ilk gördüğü anda babamın kucağına kuruldu, abartısız ilk gördüğü anda kucağına çıkıp inmek istemedi, evin içinde dolanıp durdular, vapur gezisine çıkmış gibi. Babamın müthiş yumurta ayarından ben de nasibimi aldım: Aylardır yumurtanın ayarlayamadığım kıvamından ötürü omlet dışında rafadan ya da katı yumurta yemeyen bebeğim, dedesinin usulünce kayısı tarzı yapılmış yumurta muamelesini bir güzel lüpletti. Yaşını çoktan doldurmuş olan bebeğime hafif rafadan yumurta verebilirmişim de ayakta uyuyormuşum yahu! Oğlum büyümüş de benim haberim yokmuş! Detaylar, ince ince detaylar, zihnimize kazıyalım hepsini... Annemin bizim gelişimize özel müthiş sistemli hazırlıkları kadar kendi öz varlığı da oğlumun şaşırtıcı adaptasyon hızına birer açıklama getirmiş oldu. Şöyle ki; Babil'in mama sandalyesi yok, e masada sandalyeye oturur yer, koca adam olmuş meğer. Babil'in etrafı korumalı yatağı yok, e büyük adam yatağında yatar, yere düşmezmiş, büyümüş de yüksek yataktan kendisi aşağı inermiş. Babil'in bütün oyuncakları Amerika'daymış, aman sen de derdin o olsun, oyuncak kreasyonunun bir kısmı Amerika'ya bile getirildi, geride bırakmaya kıyamadık. Bana bu Mayıs ayı çok iyi geldi. Tatilim Mayıs ayıymış meğer. Sabah Babil uyanır, ilk iş anneannenin yanına gider. Uzun uzun banyo yapabilmenin keyfine nasıl varılırmış aylardan sonra hakkını vere vere anımsar insan. Anne (anneanne) elinden çıkan yemeğin tadı damaklarda kalır, saatlerdir yan gelip yatmış olmaktan zerre kadar rahatsız olunmaz, ne de olsa anne (anneanne) herşeyi düşünür (yemek, çamaşır, alışveriş listesi gibi). Anne oluşumun hiç tanımadık bir başka keyfi Babil'in anneannesi ile tatil yapmaktaymış meğer. Nesiller arasındaki bağın tınısı eşsiz, çocukların kulağına da çalınıyor, inanılmaz bir durum bu, altını çizmeden geçemiyorum. Aile oluşumuza, Babil'in varlığına duyduğumuz aşka tanıklık eden ailelerimize ve tüm dostlarımıza teşekkür edelim oğlum... Teşekkürler... Yukarıda paylaştığım resim de İstanbul'daki evimizin balkonunda Babil'in Lilü Teyzesi tarafından çekilmiş olup o mutlu buluşmalardan birisinde yakalanmıştır; sembolik açılımına gelince, Babil'in varlığının herşeyin önüne geçmesi, tüm sohbetlerin odak noktası oluşu, herşeyin geride flu kalışının resmidir bu. Bekar, evli, çocuklu, çocuksuz farketmez, yan yana gelindiğinde tüm yavrulara deli olunur. Uzun aradan sonra ve hatta yıllar sonra yapılan tüm buluşmalarda yaşanan budur. Buraya sığdıramadığım resimler, tatlı anlar, sohbetler, söylediğim sayısız sevinçli merhaba kadar sızısı içime çöken hoşçakallar... Seneye buluşmak üzere diyelim oğlum biz en iyisi mi...

Mayıs ayının getirdiği bir başka mutluluk da eşimin kitabı. Kelimelerinin tınısını, kelimelere verdiği anlamları, evrenin işleyişini kavrayışını ve yorumlayışını, beyninin işleyiş biçimini ve kalbini sevdiğim insan, hayatıma ve tüm varlığıma sonsuza dek tanıklık edecek olmasından mutluluk duyduğum güzel ruh, Babil'imin babası. Kitabını tüm kalbimle ve sevincimle kutluyorum.