Wednesday, March 3, 2010

rüya ve gerçek

yeniden döndüm bir soluk kelimelerime. bir kere daha fırsat bu fırsat ne yazacağımı bilmeden oturdum başına klavyemin. kuralsız ve de kararsız yazacağım kime ne. benim adım dörtmevsim ne de olsa. bugünlerde bahar sarıyor her yanımı. bu sabah altı buçukta spor salonuna giderken, evin sessizliğini tatlı tatlı bozan kuş seslerini duydum, habercisiydi baharın yolda olduğunun... her ne kadar chicago'ya bahar çok geç ve de çok kısa gelse de mart ayından sonra yüzümüzü ısıtır sanırım. sabah spora gittim, bir ara yerde eşlenerek çalıştığımız mekik ve sağa sola yumruk alıştırması (hani boksörlerin yaptığı gibi) beni güldürdü. kondisyonum belki o deli gençlik yıllarımdaki gibi olmayacak ama dilimden döküldü kelimeler: her ne kadar yumruklarımla olmasa da hayatı yumrukladığım dönemler olmuştur, ama şimdi hayatım ne güzel! antrenör gülümsedi, belki anlamadan, belki anlayarak, bense kan ter içinde (bu deyime bayılırım) dersi yedi buçuğa doğru tamamlamanın hazzıyla eve geldim. günler daha erken ağarıp daha geç kararıyor, ne büyük haz! nisan ayının 26'sında 34 yaşımı dolduracağım,vay be dedirtir. ben 30'larımı çok sevdim, 20'lerim bitmeden aşkımı tuttum, ensesinden bırakmamacasına yakaladım (29). 30'larımın tadı bambaşka, Babil var oğlum, kalbim, ruhum... eşim aşkım ile oğlumun sevgisi öz varlığımı derinleştirdi. herşey ne güzel, çok şükür dedirtir! Babil'in ilk yaşının dolmasıyla varoluşumuzun bir başka taşı da yerleşti renkli duvarlarımız arasına... senin de yeni yaşın dolacak anne, yeni yıla çoktan girdik, bak ben de daha bağımsızım, hatta çılgın miniş bir canlıyım, ufak ufak sen de sıyrıl artık kabuğundan, çekinme, burası yeni keşifler diyarı, iş mi, okul mu bak artık ne yapacaksan, kuşlar bile fısıldıyor değişimin sesini, bak babam da destekliyor seni, daha ne yapsın adam, sen kalıplarından sıyrılmadın mı hala yoksa? burada her yaşta herkes yeni uğraşlara ve alanlara dalabiliyor, yetiştirildiğin ortamın kalıplarından, seni yargıladığını düşündüğün, varlığı meçhul hayalet gölgelerden sıyrıl, sıyrılmadın mı hala yoksa? biliyorum, mutlusun benim burada doğmama ama yine biliyorum bir yanınla delice istiyorsun aidiyet duygumun yelpazesini tüm dünyaya yaymayı... benim annem ve babam siz oldukça benden başka ne beklenir ki? daha bebe yaşımda neler gördü gözlerim, neler duydu kalbim? anne ben büyüyorum, sen kendine odaklan azıcık da, ben nasılsa böyle sevgiyle güzelce büyüyeceğim, beni dert etme sen, vaktini kendine de ayır biraz, hem o zaman daha kaliteli geçiririz arta kalan zamanı, sen daha mutlu olursun çünkü... anne sen benim kalbimdesin, ben senin kalbinim, biz birbirimizi en derinde duyumsarız, yan yana ya da bazı zamanlar ayrı olsak da, beni her an bağrına basmak istersin ama nasılsa zamanı gelince ben istemeyeceğim şimdiki gibi mıncıklanmayı, sen o zaman ne yapacaksın? bak bunları düşün, anne tam zamanı, sen dörtmevsimsin, bahar senin zamanın... derken dönüyorum şimdiye, bilge bebeğim benim adıma beynimde konuştun sen, belki de ben bunları söylemeni istiyorum bana. böylelikle rahatça sana arkamı dönüp gidebileyim, okula, işe, her ne varsa sevebileceğim, ama kalbim, ruhum, beynim hep sana dönük, seninle, senin için, seninim bilge bebeğim... tarifi zor, anne olan mı bilir bu duyguyu, her anım senin olsun isteyişim çılgınlık mı? gözlerimden yaşlar akar oldu olur olmaz zamanlarda, bir dostumun sesini yıllar sonra telefonda duyduğum andaki gibi, onun da hissettiği gibi... ya da bazı akşamlar, tüm günün yorgunluğuyla erkenden baygın düşüp uyumaktan bazen babana yeterince ilgi gösterememiş olmanın tatsız hali etrafımı sardı, sonra bir banyo kendime getirdi beni, ya da babanın hediyesi parfümün kokusu, ya da çok sevdiğim bir yemeği pişirip seninle ve babanla paylaşmak içimi canlandırdı. güneşin tatlı ışığı, bu sabahki gibi kuşların haberci sesleri. çıplak kış ağaçlarına bakıyorum, bir tomurcuk arıyorum, tomurcuğun beynimdeki karşılığı yeni projeler için yeni adımlar olsa gerek. oğlum, bugün büyük harfler yok içimde, herşeyi küçük adımlarla almak isterim, çünkü ancak öyle annen zaman planı yapabiliyor, büyük adımlar atmaya kalkınca zamanın gerçekliğini kaybediyorum, akıllı minik adımlar atalım mı bebeğim? söz sen ve baban benim en öncemsiniz, bakalım bahar neler getirecek, ya da ben bahara neler getireceğim bebeğim, küçük adımlar ve kararlarla... baban bazen zorlar beni, karar verir gibi olup vazgeçmeme ya da o fikri rafa kaldırmama canı sıkılır, haklı gerekçesi dahi olsa sıkıcı bir durum olsa gerek, sabır küpü olsa çatlar hani... dün gece rüyamda öleceğimi öğrendiğimi gördüm, üç gün içinde öleceğimi biliyormuşum, sevenlerimi, dostlarımı bulmak istiyorum, yakınımda olanlar da ölecekmiş, ondan herkes kaçıyormuş benden, bir yalnızlık duygusu, garip sıkıntı, bir uyandım ki gerçeğime, ne çok sevindim, ailemleyim, eşim, oğlum Babil var, mutluyum, sağlıklıyım, ne güzel, dünyayı arşınlarım ben, vay canına dedim, kuş sesleriyle spora gittim, yeniden dirildim, baharın habercisiyim ben. yeniden doğuşun mevsimiyim bugün, doğumgünümün mevsimiyim. sen uyurken şimdi satırlarıma döktüm dörtmevsimin zihnindekileri, en azından bir kısmını, bir tutamını... bir tek Babil'in ismi büyük harfle başlasın, sevgimin işareti, oğlumun tatlı silueti, her anımın mis nefesi, canım yavrum, sıcağım, bahar tazeliğim, tomurcuğum, oyuncu kuzum...

6 comments:

Açalya said...

Ne kadar güzel bir isim Babil! bayıldım, hiç duymamıştım isim olarak. Eminim burda da çok beğeniyorlardır miniğin adını. Sizleri tanıdığıma memnum oldum. (sen bizi zaten tanıyormuşsun, şimdi gördüm) ;o)

ela selin said...

Uff nasil güzel yazmissin. Bir solukta icini dökmüssün.
Canim yeni yasinla, yeni mevsimle degisme, kozandan cikma istegin sahlanmis. Tam zamani. Babili sabahlari haftada bir-iki bir oyun grubuna yazdir, sen de yavastan ne yapmak istedigini gözden gecir. Belki bir yerde gönüllülük, belki asistanlik... Cok iyi gelecek göreceksin.

Nazlı said...

Acalya merhaba! Ogluma babasi koydu ismini, ben istedim ismini babasi koysun diye ama sonra hamileligimin son ayina kadar bana soylememisti, dusun allah dusun nereden bulurum, boyle isim yok ki, neyse ipuclari vs derken dogurmadan once bildim buldum :) dostlarim elaselin (ozlem) ile sevgili sayfa (gulfer) vesilesi ile yazayim dedim basladim bakalim :) senin de yazilarini coook keyifle okuyorum, sevgilerimi gonderiyorum...

ozlemcigim, uff ki ufff vallahi icimi doktum, iyi ki var bu blog... :) evet haklisin, tr'ye bir gidip gelelim artik iyice isi ele alirim, zaten 2 yasi dolunca oglumu anaokuluna verecegim yarim gun, yoksa evi duman eder bu enerjiyle, o zamana kadar biraz yoluna koyarim isleri artik umarim :) sagol arkadasim guzel yorumun icin, icime cesaret doldu!

Deniz said...

"...nasılsa zamanı gelince ben istemeyeceğim şimdiki gibi mıncıklanmayı, sen o zaman ne yapacaksın?" Budur, çok doğru. Sıklıkla düşünüyorum bunu
Eline sağlık :) Uzaklara selam

Anonymous said...

Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.

Nazlı said...

Sevgi cok tesekkurler! Keske daha cok vakit bulsam da daha cok yazsam, istiyorum. Almanya'ya sevgilerimizi gonderiyorum..